|
|
 |
YARIŞ |
SAVAŞ |
STRATEJİ
Anno 1404 (PC) 20.08.2009
İmparatorun en önemli elçisi sizsiniz!
|
|
Basit bir tımar, imparatorun kendisi tarafından kutsanmış ve maiyetine hediye olarak sunulmuştu. O tımarı taşıyan kişi bendim. Bundan da, normal insanlar tarafından anlaşılamayacak kadar büyük bir gurur duyuyorum. İmparatoruma sonsuza dek sadık kalacağım ve onu her yerde koruyacağım. Yine de liderimizin sağlığı yerinde değildi ve imparatorluk içten içe sallanıyordu. Lord Richard, kendisi imparatorun kuzeniydi, onun için dev bir katedral yaptırmıştı ve sağlığı için dua etmeye hiçbir fırsatı kaçırmıyordu.
"Dev bir katedral ile halkın takdirini kazanabilir ve isminizi daha da yüceltebilirsiniz."
1404’e kadar bu dev katedralin inşası bitmedi. Bu yıl içinde, tarihe geçecek inanılmaz bir olay gerçekleşecekti: Haçlı Seferleri. Seferler yapılacaksa, imparatorun sadık kulları da buna yardımcı olmalıydı. Onun için limanlar, silahlar, zırhlar yapmalı ve askerler yetiştirmeliydi. Forcass adındaki rahip, bu projelerde başı çekiyordu. Ne var ki; Forcass görüldüğü gibi biri değildi. İnanılmaz derecede iğrenç bir olayda başı çekecekti ve imparatorluğun tarihi bir kere ve sonsuza kadar değişecekti.
Yeniden yapılanma
Anno çok bilinen bir isim ve kart oyunlarıyla tüm dünyada tanınıyor. Bu özellikleri sayesinde kendisine Ubisoft gibi bir dağıtımcı bulmayı başarmış. Sims, Pharoah ve Caesar serilerini bir araya getirdiğinizi düşünün. Anno 1404 gerçekten de, tüm bunları bir arada başarabiliyor.
"Eğer gerçekten çok kaliteli bir topluluk kurmak istiyorsanız, aklınıza gelebilecek ve yaşamın olduğu her yere bakmalısınız. Batı'nın teknolojisi ve Doğu'nun geleneklerini bir araya getirdiğinizde, ortaya kolay kolay unutulmayacak eserler çıkıyor."
Yeni adalar keşfetmeli, kutsal yolu takip etmeli ve en önemlisi ülkenize gelir getirecek yepyeni şeyler bulmalısınız. Halkınızın yiyecek, kalacak yer ve paraya ihtiyacı var. Eğer bu olanakları onlara sağlayamazsanız, canınız sıkılacak demektir. Neyse ki, Anno 1404 inanılmaz gerçekçi ve mantıklı yapısıyla yardımınıza koşmayı ihmal etmiyor. Vergilerinizi iyi ayarlamalı ve şehrinizi iyi kurmalısınız ki, SimCity serisinde olduğu gibi sürekli isyan çıkmasın. ,
İmparatorun en önemli elçisi sizsiniz!
|
|
Sıradan işçilerin ihtiyaçlarını karşılamak oldukça kolay. Onlara yatacak yer ve yemek verin ki, problemler çözülsün. Elbette zaman içerisinde pek çok şeye ihtiyaç duyacaklar. Çiftlikler için daha çok para ve daha çok iş imkanı sağlamalıyız. Strateji türüyle daha önceden karşılaşanlar bu görevlerin hepsini kolayca başaracaklardır. Eğer gerekirse düşmanlarınızdan para çalmanız bile mümkün. Dünyanın size sunabileceği (Eğer almaya tenezzül ederseniz) pek çok imkan var.
"Büyük ve modern bir şehir. Halkınıza daha fazla refah ve modern bir hayat sunabilmek, vereceğiniz kararlara ve uygulayacağınız taktiklere bağlı."
Eğer gerçekten çok kaliteli bir topluluk kurmak istiyorsanız, aklınıza gelebilecek ve yaşamın olduğu her yere bakmalısınız. Eğer ele geçirdiğiniz yerler yeterince zengin ve kaliteliyse istediğiniz topluluk yapısını oluşturmak son derece kolay. Batı’nın teknolojisi ve Doğu’nun geleneklerini bir araya getirdiğinizde, ortaya kolay kolay unutulmayacak eserler çıkıyor.
Büyük bir devlet olma yolunda
Gerek tekli, gerekse çoklu oyuncuda ilginizi çekebilecek birçok senaryo var. Özellikle single player seçeneği uzun oynanış ömrüyle birçok kişiyi tatmin edecektir. Karakterinizin yeteneklerini, becerisini ve sınıfını her geçen saniye geliştirebilirsiniz. Ne kadar tecrübeli olursanız, emirlerinize itaat eden o kadar çok askeri birim olacaktır. Bunu asla aklınızdan çıkarmayın.
"Yapımın grafikleri genel olarak vasatın üstünde seyrediyor. Piyasaya sürülmüş ve adı dünyaca bilinen birçok strateji oyunundan daha iyi görsellik sunabiliyor."
Yapımın, açık bir zafiyetini bulmakta çok zorlanacaksınız; çünkü önemli bir zaafı kesinlikle yok. Eğer grafiklerden bahsederseniz, dünyaca ünlü strateji oyunları arasında çok daha kötülerini bulmak mümkün. Ses ve oynanabilirlik konusunda ise bırakın olumsuz bir yönü, Anno 1404’ten çok daha zayıfları her an karşınıza çıkıyor. Bu becerileri, uzun senaryosu ve Kuzey Amerika’daki Dawn Of Discovery ismiyle, Anno 1404 stratejinin profesyonel oyuncuları için hepsini ve daha fazlasını sunuyor. Bu yapımı satın almaya karar verirseniz; en ufak bir vicdan azabı duymayacağınızı garanti edebilirim. Medieval: Total War serisi benzeri oyun yapısı ile PC başında saatler geçirebilirsiniz. Hatta bunların hepsini çok daha iyi grafiklerle bulacaksınız.
|
|
|
İnceleme |
 |
YARIŞ
Need for Speed: Carbon (PC) |
inceleme |
Adrenalin Carbon ile geri döndü
|
|
Uzun zamandır merakla beklenen Need for Speed serisinin en yeni üyesi Carbon sonunda bizlerle. NFS Carbon, hikayesine serinin bir önceki versiyonu Most Wanted’ın kaldığı yerden başlıyor. Rockport şehrinden ayrılmamızın ardından; yeni sokak yarışlarına sahne olacak, Palmont şehrine giden yollarda başımıza açılan dertlerden eski dostumuz Darius tarafından kurtuluyoruz. Ardından yeni ekibimiz ile Palmont şehri sokaklarını ele geçirmek yolunda işe koyuluyoruz.
Her zamanki gibi ortalama bir hikaye. Ancak hikaye her ne kadar ortalamayı geçmesede, izlenen videolar sinema tadında. Kullanılan teknik sayesinde sinematiklerde oynayan kişiler gerçek görüntüleri ile kaydedilmiş, ancak oyun ortamına bazı işlemlerden geçirilerek yerleştirilmişler. Hal böyle olunca mükemmele yakın grafikli videolar, bizi atmosferin içine çekmekte bir hayli yardımcı olmakta. İlk videoda bize yardımcı olacak, bir hayli hoş Nikki (Emmanuel Vaugier) karakteri ile tanışıyoruz. Palmont şehrinde Nikki bizi arkadaşları ile tanıştırıyor ve üç farklı kategorideki araçlardan birini seçmemizi istiyor. Carbon ile gelen ilk yeniliğimiz kategorilenmiş araç seçimi. Muscle, Exotic ve Tuner araç kategorilerinden birini seçiyoruz. Kariyerinizi etkileyecek olan bu araç seçimi ile ileride açılan yeni araba modelleri, performans kitleri ve parçalar seçtiğiniz araç kategorisine göre gelişecek. Seçilen araç sonrası Nikki ve arkadaşları ile kısa bir test sürüşü yapıyoruz. Eğer seçtiğiniz kategoriyi beğenmediyseniz paniğe gerek yok. Test sürüşü sonunda araçtan memnun olup olmadığınız, başka bir kategoriye geçmek isteyip istemediğiniz soruluyor. Gayet yerinde yapılan bir uygulama, zira bir Mustang ile Mazda arasında dağlar kadar fark var.
Fast and the Furious Tokyo Drift
Aracımızı seçtikten sonra kısaca Palmont şehri anlatılıyor. Şehir haritası dört ana bölgeye ayrılmış durumda. Her bölge belli bir yarışçı (Boss) ve takımı tarafından tutuluyor. Bir bölgeyi ele geçirmek için önce yıldız ile işaretli yarışları kazanmalı, ardından bölge sahibi yarışçıyı (Boss) yenmelisiniz. Bölge boss’unu yendiğiniz taktirde hediye kart seçiyorsunuz. Bu kartlar hapisten ücretsiz çıkma, performans kiti, görünüm kiti gibi şeyler olabilmekte. Şehir haritasında ayrıca kanyonlar bulunmakta. Özellikle bölge Boss’ları ile karşılaştığımız kanyonlar gerçekten çok acımasız. Özellikle kanyonların bazı yerlerinde bariyerler kırılabilir olarak yapılmış ki, süratle yarışırken uçuruma yuvarlanmanız bazen kaçınılmaz. Ancak her ne kadar uğraşırsanız uğraşın bölüm Boss’ları uçuruma yuvarlanmıyorlar. Yalnız bölüm Boss’ları değil, bazı yarış ve Drift’ler de buralarda yapılmakta. Yapımı oynarken dikkatimi ilk çeken şey kanyonlar olmuştu. Bunu düşünmemde ki en önemli neden Fast and the Furious Tokyo Drift’ti. Zira NFS Carbon adeta filmin bir kopyası niteliğinde. Özellikle kanyon sahneleri ile olan benzerlik çok büyük. Aklıma gelen ilk soru, “Acaba EA bu bölümleri tasarlarken filmden mi etkilenmişti?” oldu.
Modifiye çılgınlığı
Carbon ile gelen bir diğer yenilik de artık bir ekibimizin olması. Yapımda “Crew” olarak anılan ekibimize, ilk olarak Nikki’nin tanıştırdığı bir Blocker (pirimci) katılıyor. Zamanla ekibe üye dahil edebilir, yada çıkarabilirsiniz. Aynı anda ekibimizde en çok üç kişi bulunabiliyor. Ekipteki bu kişilerin her birinin farklı yararları bulunmakta. Sağladıkları faydalar yarış ve kariyer bonusu olarak ikiye ayrılıyor. Kimi maddi, kimi polise karşı, kimi mekanik avantaj sağlıyor. Örneğin %25 ekstra nitro, %10 performans kitlerinde indirim, yarış başına pirim gibi avantajlar ekip üyeleri tarafından sağlanmakta. Performans ve nitro demişken, Most Wanted’da bizi biraz hayal kırıklığına uğratan modifiye de Carbon’un yeniliklerinden. Performans ve görünüm kitlerinin çeşitliliği ve müdahale olanağımız artmış durumda. Artık bir lastik seçerken aynı zamanda bu lastiğin Drift’e mi yoksa yarışlara mı daha uygun olabileceğine karar verebiliyoruz. Aynı şey araç görünümünde de kendini gösteriyor. Örneğin bir tamponun enine ve boyuna müdahale edebiliyoruz
. Bazı yarışlarda ekip üyeleri de bize eşlik etmekte. Yarış sırasında kestirme yolları göstermek, yol hakkında uyarılarda bulunmak, gaza getirici sözler söylemek, rakipleri saf dışı bırakmak gibi aktivitelerle yanımızda yarışmaktalar. Ayrıca sizin birinci olamadığınız ancak ekip üyenizin birinci olduğu yarışlarda dahi ekibiniz, haliyle siz o yarışı kazanmış sayılıyorsunuz.
Daha önce kazandığınız bölge zamanla tehlikeye düşebiliyor. Siz başka bir bölgede yarışırken, daha önce kazanmış olduğunuz bölgedeki bir yarışın tehlikede olduğu haberi geliyor ve tekrar orada yarışarak hakimiyetinizi sürdürmeniz isteniyor. Tabi bunu kabul etmek size kalmış. İster hemen gidip yarışabilir, ister sonraya bırakabilirsiniz. Ancak ne kadar geç yarışırsanız bölge o kadar risk altına girecektir. Bunu da istemeyiz, zira asıl amacımız bütün bölgeleri ele geçirerek şehirin yeni hakimi olmak.
Kariyer Mod’u dışında ki diğer mod’lardan da bahsetmeden olmaz. Challenge Series, yarış çeşitleri içerisinde madalya kazanmak üzerine kurulmuş. Custom Match ve Quick Match EA hesabınız ile online yarışları mümkün kılmakta ki, Quick Match mod’unda hırsız-polis kovalamacaları bir hayli eğlenceli olmakta. Ayrıca menüde Reward Cards bölümü de bulunmakta. Bu bölümde genellikle belli sayıdaki yarış türünü tamamladığınız taktirde bir hediye kartı açılmakta.
NFS Carbon, her zamanki gibi grafikleri ile göze hitap ediyor. Ancak Most Wanted’dan beri grafiklerin çok fazla gelişme kaydetmediğini görüyoruz. Sinema tadındaki ara videolara rağmen, oyun için videolarda karakterler çok köşeli görünmekteler. Yeni pasta ciladan çıkmış, metalik araç görüntü ve yansılmaları artarak sürmekte. Gecenin de etkisi ile ay ve ışık yansımaları araç üzerinde gerçekten bazen fazla durmakta. Hasar modellemelerinde herhangi bir gelişme yok. İstediğiniz kadar aracı yerden yere vurun en fazla camınız çatlamakta. Bunda EA’dan çok araba firmalarının oyunlarda lisans verme şartı olarak hasar modellemesine izin vermemeleri neden olmakta. 50’den fazla lisanslı aracın yapımda boy gösterdiğini belirtmekte fayda var. Seslere gelirsek. Her zamanki gibi kaliteli ve tempolu müzikleri ile yapım dikkat çekiyor. Özellikle motor sesleri hangi arabayı kullandığınızı belli ediyor. Sadece dinlemek için bile bir Mustang ile şehirde yavaş yavaş tur atılabilir. Seslerden yana EA’yı kutlamak gerek. Battlefield 2142 incelemesini de hazırladığımda dikkatimi çeken EA’nın grafiklerden çok seslere dikkat ettiği olmuştu. Açıkcası bunun Carbon’da yinelemesini istemezdim.
Yapımı rahat oynayabilmek için ortalamanın üzerinde bir sisteme ihtiyacınız olacak. Zira yarışlar genellikle 8 araç ile yapılmakta ki 12 araçlı yarışlarda mevcut. Bu bakımdan aynı anda sekiz arabanın hesaplanması ve modellenmesi işlemci ve özellikle ekran kartı üzerine binen yükü arttırmakta.
Son sözler
Bazı oyunları ne kadar seversek sevelim, zamanla yeniliğe gidilmediği için kabak tadı vermekte. Need for Speed serisini her ne kadar seviyor olsam da artık kabak tadı vermeye başladığını hissediyorum. Modifiye ve Underground yarışlar, zamanında birer devrim niteliği taşıyarak karşımıza çıkmışlardı. Bu demek değil ki oyun kötü, ancak NFS artık bir devrime ihtiyaç duyuyor, zira aynı altyapıyı içeriyor.Bir araba yarışında ne kadar farklılığa gidilebilirki diye düşünebilirsiniz, ancak burada iş yapımcılara düşüyor. Bu oyunu yapabilen ekip çok daha iyisini de yapabilecektir, buna eminim.
|
|
UZAY |
SPOR |
ÇOCUK |
AKSİYON |
MACERA |
SİMİLASYON
RailWorks (PC)
Simülasyon oyunları genel olarak zor ve belli bir kitleye hitap ediyor. Bu türde bir yapım hazırlamak da emek ve zaman istiyor. Hepsinden öncesi gerçeklik ön planda. Birçok detaya dikkat etmek gerek. Eğer ortada yanlış bir şeyler olursa, kullanıcılardan gelecek geri dönüşüm de pekiyi sonuçlanmayabilir. Tür de kendi içinde farklı sınıflara sahip. Genel olarak uçak veya arabalar, yarışlar üstüne yoğunlaşan örnekler var. Aslında bunlar da genel olarak bir seriye ait olan üyeler. Simülasyon türünde piyasaya sürülen yapımlar az, bir de türün farklı bir sınıfına ait olan nadir çıkan oyunlar var. Bunlardan biri de tren simülasyonu. RailWorks de yeni bir halka olarak zincire eklendi.
Bitmeyen yollar
Genel olarak tren simülasyonu sevenlerin ilgisini çekecek olan yapımda, 50 farklı değişik senaryo yer alıyor. Bu senaryolar doğrultusunda, belirli olan rotamızda ilerleyip, amacımızı gerçekleştiriyoruz. Misal olarak klasik şekilde yolcuları bir istasyondan alıp, başka bir istasyona götürmemiz gerekiyor. Yeri geldiğinde oksijen dolu tankları başka yere transfer edebiliyoruz. Kısaca stokları götürme ve getirme işlemi. Tabii ki bunu yaparken tren kullanmanın zorluklarıyla da karşılaşıyoruz. Senaryolar ilk başlarda basit, ancak sonradan farklılaştıkça biraz daha zorlaşıyorlar.
Oyunda sekiz farklı rota var. Bunların beş tanesi gerçekte de olan; Bath-Templecombe, Oxford-Paddington, York-Newcastle, Hagen-Siegen ve Cajon Pass. Geri kalan üç tanesi ise; Amerika’da Denver ve Colorado’yu içine alırken, İngiltere’ye hatta Kuzey Avrupa’ya kadar uzanan kurgusal rotalar. Yapımı basit ve daha gelişmiş modlarıyla oynayabilirsiniz, ama tavsiyem gelişmiş mod olacaktır. Böylece RailWorks’teki gerçeklik de en üst seviyeye tırmanıyor. Bu şekilde kendi sürüş tecrübenizi iyice ortaya çıkartabilirsiniz.
"RailWorks'te tren modellemeleri genel olarak öne çıkıyor. Buna nazaran çevre ve bazı detaylar yapay kalabiliyor."
Yapımda 13 farklı lokomotif var. Her birinin modeli farklı. Lokomotiflerin sayısı az gözükse de, aslında genel olarak yeterli. Eğer daha fazla ve farklı lokomotifler isterseniz, RailWorks’e senaryo ve başka model lokomotif ekleyen DLC’leri satın alabilirsiniz. Ek içerikler sayesinde hem yeni lokomotifler, hem de yeni senaryolar ana oyuna dahil oluyor. Şu zamana kadar Isle of Wight adında 14 farklı senaryo artı rota ekleyen bir ek paket, ayrıca dört farklı eklenti yayınlandı. Yayınlanan dört DLC’nin her birinin 5-6 tane yeni senaryo içerdiğini de belirteyim. Normalde 50 tane olan senaryo sayısı eklentilerle birlikte bir hayli artıyor. Bu da daha da uzun bir oynanış süresi yaratıyor. Tabii ki DLC’ler ve ek paket ayrı bir şekilde satılıyor.
Doğayla iç içe
RailWorks’un ara yüzü genel olarak basit şekilde tasarlanmış. Bazı oyunlarda kullanıcı birimi karışık olur ve neyin nerede olduğunu göremezsiniz bile, ama yapım bu konuda iyi. Ara yüz rahat ve kullanışlı.
Simülasyon türündeki yapımların grafikleri genelde üst seviyede gezinir. Hatta zamanının çoğu sistemi bile görselliklerin hepsini ekrana yansıtmakta zorlanabilir. RailWorks ise bu konuda daha mütevazi kalıyor. Grafikler açısından yapım özellikle tren modellemelerinde iyi işler çıkartıyor. Yalnız çevre bazı zamanlar yavan kalabiliyor. Kaplamalar yapaylık hissi verebiliyor, yine de grafikler yeterli olmuş. Buna ek olarak RailWorks düşük bir sistem ihtiyacına sahip. Sesler ise oyunun en iyi yönlerinden biri. Lokomotifler çalışırken, bir yere giderken gıcırdayan kısımlardan diğer noktalara kadar birçok efekti duyabilirsiniz.
Oyunda bir tane de editör bulunuyor. Kendi rotalarınızı veya senaryolarınızı yaratabilirsiniz. Hazır olanları ise istediğiniz biçimde daha elden geçirebilirsiniz. Kendi dizaynlarınızı arkadaşlarınızla da paylaşabilirsiniz. Sonuç olarak RailWorks kendi türünde çıkan nadir oyunlardan biri ve türü sevenler için kaliteli bir alternatif. Yapımcılar RailWorks’e yaptıkları yeni eklerle, oyunu daha da geliştiriyorlar.
|
|
İnceleme |
|
SAVAŞ
Yaşanmamış deneyimler 19.08.2009
|
|
1944 yılında, sıcak bir yaz günüydü. Şafakla birlikte hücuma geçmeyecektik, çünkü düşmanın bizi beklediğini biliyorduk. Oysaki, bizim bunu bile bile saldırmamız, intihardan farksız olacaktı. Güneş tam tepedeyken, alnımızdan ilk ter akmaya başlarken saldırmaya karar verdik. İlk adımları atmaya başladık, ama etraf bir anda kararmaya, yağmur yağmaya başladı. Belli ki güneş, olacakları gözler önüne sermek istemediği için saklanmış, yağmur da akacak kanı temizlemek için olanca hızıyla yağmaya başlamıştı...
Tüfek omuza
Order of War, kendi adıma konuşursam, merakla beklediğim bir proje. Square Enix'in Japonya dışında “İlk kez destek verdiği oyun” olan yapım, Wargaming.net tarafından geliştiriliyor. Onu diğer RTS'lerden (Real-time Strategy) ayıran en önemli özelliği ise, "Sinematik kamera açıları" sayesinde bir film izlermişçesine bize savaş görüntüleri sunması. Yapım, PC'ye özel olarak geliştiriliyor. Geçtiğimiz günlerde oyuncular için bir demo yayınlanınca, denemeden edemedik.
"Genel olarak grafikler iyi. Birimlere kamerayı yakınlaştırdıkça ayrıntıları görebiliyorsunuz. Özellikle farklı kamera açıları ile yapılan sinematiksel anlatım göze hoş geliyor."
Demoda yapıma ait bir bölümü oynayabiliyoruz. Müttefik kuvvetler olarak, Fransa'da Naziler tarafında ele geçirilen bölgelerin hakimiyetini elimize almalı ve yeniden gelebilecek saldırılara karşı önlemleri devreye sokmalıyız. Piyade, tank ve sağlıkçı gibi sınıflardan oluşan geniş bir birliğe sahibiz. Önümüzde devasa bir harita ve mevzilenmiş düşmanlarımız var. Buraya kadar her şey, diğer RTS’lerle hemen hemen aynı. Birliklerimizi seçerek saldır komutu verdikten sonra, düşmanlarla çarpışmalarını izledim. Patlamalar ve yoğun silah seslerinin ardından bölgeyi ele geçirmeyi başardım ve demo da tamamlanmış oldu. Bir de "Kamera açısı" özelliğini denediğimizde, tamamen farklı bir deneyimle karşı karşıya kalıyoruz.
Eminim ki bu oyuna az veya çok ilgi duyanların en çok merak ettiği nokta, kamera açıları olacaktır. Saldır komutunu verdikten sonra, önümde düşman mevzilerine ulaşmak için uzun bir menzil bulunuyordu. Bu sırada "C" tuşuna bastım ve değişim de başlamış oldu. Şöyle ki, hazırlıklar ve düşmanla sıcak temas sırasında, "C" tuşuna ne kadar sıklıkla basarsanız, o kadar farklı kamera açısıyla yapımı oynuyorsunuz. Diğer RTS’lerde saldırdığınızda, mücadelenin bitmesini beklersiniz. Fakat Order of War'da bu anları, sürekli kamera açısını değiştirerek bir film izler gibi izleyebiliyorsunuz. Gerçekten güzel düşünülmüş bir özellik, ama bazı hataları da yok değil. Oyunun bir takım açıklarını ortaya çıkarmış. Öncelikle kamera açılarında sorunlar olabiliyor. Yakın çekimler sırasında askerlerin koşarken ki ekipman sesleri, nefes alışları ve diğer sesler çok iyi. Fakat aralarında hiç konuşmayışları veya yakında olan patlamalara karşı hiç bir tepki vermeyişleri, yapımdaki duygu eksikliğini gözler önüne seriyor. Umarım tam sürüme kadar bu tip hatalar düzeltilir.
"Demoda oynadığımız bölümde Müttefik kuvvetler olarak, Fransa'da Naziler tarafından ele geçirilen bölgelerin hakimiyetini elimize almalı ve yeniden gelebilecek saldırılara karşı önlemleri devreye sokmalıyız."
Grafikler genel olarak iyi. Kamerayı yakınlaştırdıkça detayları görebiliyorsunuz, ama yapım bir Company of Heroes kadar kaliteli görsel veya fiziklere sahip değil. Bu konuda da oyunda geliştirilmelerin yapılması gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı türünde oyunlardan sıkıldım diyenler için, Order of War yeni bir başlangıç olarak görülebilir diyebiliriz.
|
|
|
|
 |
|
|
|
Beni popmundo da Anlara da Mucip Köse olarak bulabilirsinz.Hertürlü sorunuz için lütfen mesaj yollayınız |
|
Beni sanalikada bulabilmeniz için 14 -15-16 yaş grupları içinde olup dooggaann diye arattırdığınızda bulabilirziniz |
|
Beni gta-turkiye.com da bulabilmek için doğan_c yi bulmanız yeterlidir.Ayrıca sitedeki Gta konuları gta-turkiye.com dan alıntıdır... |
|
+18 hariç her konuda yardımcı olurum lütfen mesaj atınız |
|
|
 |
|
|
|
|